Bir ulus yalnız kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlayamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Böyle uluslar başkalarının denetimini de yönetimini de hak etmişlerdir.
(Mustafa Kemal Atatürk)
AKP ABD CEMAAT KOALİSYONUNDA TÜRKİYE'DE NELER OLDU
Bu kitapta, Osman Başıbüyük’ün Mehmet Bori mahlası ile değişik dergi, gazete ve Ulusal Kanal internet sitesinde yayımlanmış iç ve dış politika konularındaki makalelerini bulacaksınız.
Makalelerin kaleme alınmasındaki asli amaç, AKP hükümetini uyguladığı yanlış politikalardan döndürmektir. Türkiye’nin çıkarlarını en tepeye koyup bir değerlendirme yaptığımızda her partide eleştirecek bir yön bulabilirsiniz.
Ancak hiç kuşkusuz en çok eleştirilen iktidar partisi olacaktır. Çünkü ülkeyi yöneten, politikayı belirleyen ve icraatı yapan onlardır. Direksiyonda onlar vardır. Haliyle fatura da onlara kesilmek zorundadır. Muhalefet, söz söylemekten başka bir icraat yapacak durumda olmadığı için onlara yöneltilen eleştiriler her zaman sınırlı kalır.
Türkiye üzerinde bir tezgâh kurulmaya çalışılmaktadır. Bu tezgâhın nasıl çalıştığını ve mücadelenin nasıl yapılması gerektiğini gelecek kuşaklara miras bırakmak maksadıyla bu kitaptaki makaleler bir araya getirilmiştir.
Hükümetin gözleri açılabilirse uyguladığı yanlış politikalardan vazgeçecek böylece Türkiye kendisine kurulan tuzaktan kurtulacaktır. Hükümetin politika değiştirmesi, AKP, ABD ve FETÖ arasındaki koalisyonu da otomatik olarak sonlandıracak ve bu sayede Türkiye bağımsız politikalar izleme imkânına kavuşacaktır.
(Arka kapak yazısı)
NEREDEN NEREYE DEVLET İÇİNDEKİ ÖRGÜTLE MÜCADELE
Ordudan ayrılmaya zorlanarak 30 yıllık askeri kariyeri iftira ile bitirilmiş bir Türk subayıydım…
Kendimi kökünden sökülmüş bir ağaç gibi hissediyordum. Ya doğduğum topraklara tutunarak kurumaktan kurtulacak ya da kaybolup gidecektim.
Bana reva görülen bu kaderi bozmak maksadıyla 2 yılı yurt dışında olmak üzere 4 yıl mücadele ettim. Kaleme aldığım makalelerin, verdiğim konferansların bir faydası olup olmadığına okuyucu karar verecektir…
Cemaatin geldiği nokta ortada… Artık toplumun her kesimi, Fethullahçıların ikiyüzlü olduğunu, yalan söylediğini, iftira attığını, haraç kestiğini, soru çaldığını, İslam dinini istismar ettiğini, liderlerini peygamber veya mehdi gibi gördüklerini, birer haşhaşi olduklarını biliyor…
Sonuç olarak Cemaat artık kendine yeni mürit devşiremeyecek ve bir süre sonra çözülüp yıkılıp gidecektir.
Fethullah Gülen’i hâlâ bir işimize yarar diye elinde tutan Washington’daki bazı yetkililerin de bu gerçeği görmesi uzun sürmez.
TSK’den ayrılmak zorunda kalışımla başlayan yazarlık hayatımda kaleme aldığım FETÖ ile yaptığım mücadeleyi içeren makalelerimi bu kitapta toplayarak okurların dikkatine topluca sunmak istedim…
Mustafa Kemal’in bir albayı olarak kaleme aldığım bu kitabın bizlerin yerini dolduracak genç askerlere ışık tutacağı ümidiyle… (Arka kapak yazısı)
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk yıllar önce şöyle buyurmuş:
“Bir ulus, yalnız kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlayamazsa, şunun-bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Böyle uluslar başkalarının denetimini de yönetimini de hak etmişlerdir.”
Türkiye’miz bir sarmal içerisinde debelenip duruyor ve bu Sazan Sarmalı’ndan nasıl kurtulacak?
Hazar devletini yeniden kurma hülyası…
Marx Engels Lenin Vatansız Para’nın ajanı mıydı?
Aydınlık hareketinin Siyon Protokolleri’yle ilişkisi…
Doğu Perinçek’in Kıbrıs Meselesi kitabındaki akıl almaz cümleler…
Komünizm ve hiperenflasyon mülksüzleştirmeye hizmet ediyor…
Irak’ta Kürt görünümlü Yahudiler…
1 ve 2. Dünya Savaşı ‘Büyük sıfırlama’ için mi çıkarıldı?
Yeni bir ‘sıfırlama’ mı geliyor?..
E. Albay, ‘kaptan pilot’ Osman Başıbüyük, klasik emperyalizm teorisine, dünya ve ülke içinden kişi, hareket ve olgulardan yola çıkarak yeni bir bakış açısı getiriyor. Bütün bildiklerinizi unutun dedirtecek düşünceler, uzun bir okuma sürecinin ürünü kaynaklarıyla birlikte sade ve anlaşılır bir Türkçeyle aktarılıyor. Komplo sanılan bilgiler, Başıbüyük’ün kaleminden bilimsel bir hüviyetle dünyaya bakışımızda çığır açıyor.
Vatansız Paranın Çocukları, dünyayı yöneten bir avuç ahlaksız çetenin oyunlarına karşı yapılabilecek en iyi şeyi, insanları aydınlatma görevini yerine getiriyor.
Kaldırılan örtünün altında gördükleri, belki birçoklarını hem üzecek hem şaşırtacaktır. Ancak Osman Başıbüyük, gerçekleri söylemenin bir aydının insanlık görevi olmasının yanında vatan borcu olduğunun bilinci ve cesaretiyle yazıyor.
Dünyada ana aktör Vatansız Para’dır. Devletler ise ekonomik, askeri ve siyasi güçlerine göre Vatansız Para’dan sonra kendi aralarında sıralanır. Hepsi de Vatansız Para’nın birer oyuncağıdır.
Vatansız Para, şehir devletlerine ulaşana kadar oyuncaklarını bölüp parçalayarak çoğaltmak istiyor!
Tabi siz uyursanız.
(Arka kapak yazısı)
Efesli filozof Heraklitos, “Her şey değişir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” demiş. Gerçekten de her sabah bir öncekinden farklı bir dünyaya göz açıyoruz.
Kim bilir çocuklarımız otuz yıl sonra nasıl bir dünyaya göz açacaklar?
Biz bilemeyiz ama birileri bunu biliyor. Daha doğrusu planlıyor.
Dünyayı kendi haline bırakırsanız gelecekte neyle karşılaşacağınızı bilemezsiniz. İşte o birileri bu ihtimali ortadan kaldırmış, yüzlerce yıldır dünyanın geleceğini önceden planlıyorlar.
1789 Fransız İhtilali, 1848’de Avrupa’da yaşanan halk ayaklanmaları, Bir ve İkinci Dünya Savaşları ve 1968 Gençlik Hareketleri gibi tarihin akışını değiştiren olayların hiçbiri tesadüf değil.
Bütün bu hadiseler neyle sonuçlanacağı dikkatle planlanmış ve gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra fitil ateşlenerek hedefe ulaşılan küresel projelerdir.
Bu küresel projeleri paranın sahipleri planlıyor. Dünyayı yöneten bu yapıyı şöyle tarif edebiliriz:
Değişimi planlayan bir beyin takımı var. Bu ekip gerekli ideolojileri yazıyor. Oyun, diyalektik çatışma üzerine kurulmuş. Tarafları çatıştırmak ana amaçtır. Tez ve antitezin çatışmasından çıkacak sentez bu ekibin ulaşmak istediği değişimdir. Tezi de anti tezi de bunlar yazıyor.
Değişimin uygulayıcıları ise her ülkede o ülkenin kimliğinde yaşayana kriptolardır. Bu kriptolar bütün dünyayı bir örümcek ağı gibi sarmışlar. Piramidin tepesinden tabana doğru uzanan birbirine geçmiş halkalar gibidirler.
Alttaki halkalar çoğu zaman ne yaptıklarının dahi farkında değillerdir. Hatta bu ekip diyalektik çatışma düzeninde karşılıklı tarafların öncülerini oluşturarak birbiriyle çatışırlar ama asıl çatıştırdıkları peşlerinden sürükledikleri halklardır.
Bütün dünyada medya, piramidin tepesindekilerin kontrolündedir. Halkları yönlendiren, bazen harekete geçiren bazen ise uyutan, bazı şeyleri görünür bazılarını ise görünmez kılan bu kontrollü iletişim ağıdır.
Ana akım medyada her şey kontrol altındadır. Birbirine muhalif olanlar bile bir strateji içerisinde yönlendirilir. Kontrolsüz medyanın içinde de bu ekibin elemanları vardır.
Onların görevi ise sisteme başkaldıranları marjinalleştirmektir.
Bu yapının elindeki en büyük güç ise paradır. Bunların para kazanma gibi bir derdi yoktur. Çünkü parayı bunlar yaratır. Dünyadaki finans sistemi bu ekibin tekelindedir.
Para, dünyayı yönetmek için kullanılan bir araçtır. Günümüzün “Tanrı”sı para olunca tabi iş kolaylaşıyor. İnsanın yaşamasını sağlayan damarlarında dolaşan kandır. Kanın ulaşamadığı yerlerde doku ölümleri olur. Parayı da dünyanın damarlarında dolaşan kana benzetebiliriz.
Paranın ne tarafa akacağını işte bu küresel çete belirler. Ülkeleri para akışıyla kontrol ederler. Kimini zengin kimini ise bedbaht edebilirler.
Bu ekibin bir vatanı yoktur. Bütün dünyayı kendi vatanları olarak görürler. Bu yüzden onları “Vatansız Para” diye adlandırıyoruz.
Dünyada para akışı artık ışık hızına ulaşmıştır. Vatansız Para’nın bir üyesi, bir salisede servetini dünyanın bir ucundan ötekine aktarıp ertesi gün de uçakla gidip tekrar servetinin üstüne oturabilir.
Devletlerin artık bunların üzerinde kontrolü kalmamıştır. Çünkü devletler bunlara borçludur. Dünyada borçlu olmayan devlet yok.
Mesela dünyanın en büyük gücü ABD’nin 32,5 trilyon dolar borcu var. Bütün devletler paranın yaratıcısı Vatansız Para’ya borçlu olunca “parayı veren düdüğü çalar hesabı” dünyayı yönetme hakkına da onlar sahip oluyor.
Sizin seçtiğiniz cumhurbaşkanları, başbakanlar, vekiller vesaire hepsi demokrasi oyununun figüranlarıdır.
Dünyada ana aktör vatansız paradır. Devletler ise ekonomik, askeri ve siyasi güçlerine göre vatansız paradan sonra kendi aralarında sıralanır. Hepsi de vatansız paranın birer oyuncağıdır.
Vatansız para, şehir devletlerine ulaşana kadar oyuncaklarını bölüp parçalayarak çoğaltmak istiyor! Tabi siz uyursanız.
Dünyada bu düzenin nasıl kurulduğunu tarihi bir akış içerisinde anlatmaya çalıştım. Kripto yapının küçük bir parçası olan Aydınlıkçılar mekanizmanın nasıl çalıştığını anlamama yardımcı olmuştu.
Bakalım siz de kitabı okurken Aydınlıkçılar eksininde anlatılan olaylardan benzer çıkarımları yapabilecek misiniz?